Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi
Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi
Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi, rejimin sona ermesini takip eden bir işlemdir. Tasfiyeye geçilmeden önce mal rejiminin sona ermesi gerekir. Sona erme sebepleri ve sona erme anıyla ilgili ayrıntılı bilgi için konuyla ilgili makalemize buradan ulaşabilirsiniz.
Tasfiye ve eşlerin katılma alacağının hesaplanmasına geçilmeden önce, burada konuyla ilgili birkaç terimin üzerinde durulmasına yarar bulunmaktadır. Öncelikle tasfiye işlemlerine geçilmeden önce, tasfiyenin hangi zaman esas alınarak yapılacağı önem arz eder.
Tasfiye Anı ve Değerleme Anı Ayrımı
TMK M. 235’e göre mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş malla, tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılırlar.
Edinilmiş mallara hesapta eklenecek olanların değeri ise malın devredildiği tarih esas alınarak hesaplanır.
Mal rejiminin sona erdiği ana göre tasfiye anı değişiklik gösterebilir. Tasfiye anı, mal rejiminin ne şekilde sona erdiği dikkate alınarak hesaplanır. Kısaca, mal rejiminin eşlerden birinin ölümü nedeniyle sona ermesi halinde vefat edenin ölüm tarihi, eşler arasında yapılan sözleşmeyle başka bir mal rejimine geçilmesi halinde sözleşmenin yapıldığı tarih, dava yoluyla sona ermesi halinde ise boşanma yada iptal davasının açıldığı tarih olarak esas alınır. Dolayısıyla her durumda geçerli olan ve her olay için uygulanabilir bir tasfiye anı olduğunu söylemek mümkün değildir. Her olayın kendi içerisinde değerlendirilerek mal rejiminin sona erdiği tarihin ve dolayısı ile tasfiye anının belirlenmesi gerekir.
Belirlenen bu tasfiye anı, mal rejiminin tasfiyesi esnasından eşlerin mal varlığı içerisinde bulunan mallar için aynı zamanda değerleme anıdır. Diğer bir ifadeyle, mal rejiminin tasfiye edileceği anda eşlerin mal varlığı içerisinde bulanan malların değerleri, mal rejiminin sona erdiği (tasfiye anı) tarih dikkate alınarak belirlenir.
İstinai olarak, eşlerin edinilmiş mallarına eklenecek olan mallar (eklenecek değerler) için değerleme anı, bu mal varlığının elden çıkarıldığı tarih olarak belirlenmiştir. Eklenecek değerlerle ilgili aşağıda ayrıntılı bilgi verilecek olup, bu şekildeki mallar içen değerleme anı tasfiye anı olmayıp, mal varlığının elden çıkarıldığı tarihtir.
Malların Değerinin Belirlenmesi
TMK m. 232’ye göre, mal rejiminin tasfiyesinde malların sürüm değeri esas alınır.
TMK m. 233 hükmüne göre ise, bir eşin malik olarak bizzat işletmeye devam ettiği veya sağ kalan eş yada altsoyunun birinin kendisine bir bütün olarak özgülenmesini istemeye haklı olduğu tarımsal işletme için değer artışından alacağı pay ve katılma alacağı, bunların gelir değeri göz önünde tutularak hesaplanır.
Tarımsal işletmenin maliki veya mirasçıları, diğer eşe karşı ileri sürülebilecekleri değer artışı payının veya katılma alacağının, işletmenin sadece sürüm değeri üzerinden hesaplanmasını isteyebilir.
Değerlendirmeye ve işletmenin kazancından mirasçılara pay ödenmesine ilişkin miras hukuku hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
TMK m. 234’e göre özel haller gerektirdiği takdirde hesaplanan değer, uygun bir miktarda arttırılabilir.
Özellikle sağ kalan eşin geçim koşulları, tarımsal işletmenin alım değeri, ayrıca tarımsal işletme kendisine ait olan eşin yaptığı yatırımlar veya mali durumu özel hallerden sayılır.
Kişisel ve Edinilmiş Malların Ayrılması ve Geri Alınması
TMK m. 226 hükmüne göre her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır. Tasfiye sırasında paylı mükliyete konu bir mal varsa, eşlerden birin kanunda öngörülen diğer olanaklardan yararlanabileceği gibi, daha sütün bir yararı olduğunu ispat etmek ve diğerinin yapını ödemek suretiyle o malın bölünmeden kendisine verilmesini isteyebilir.
Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler.
Eşlerin malları birbirinden ayrılır ve malların zilyetliği diğer eşte ise, bu mal mülkiyet hakkı sahibi olan eşe iade edilir. İade edilmediği takdirde zilyetliğin iadesi davası açılabilir. Ancak buradaki talebin Aile Mahkemesine iletilmesi gerekir.
Sosyal Güvenlik Kurumlarınca Yapılmış Toptan Ödemelerin Kişisel Mal Olarak Hesaplanması
TMK m. 228 hükmüne gör, eşlerin kişisel malları ile edinilmiş malları, mal rejiminin sona ermesi anındaki durumlarına göre ayrılır. Eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yadım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılır.
İrat şeklinde bağlanan gelirlerde (emekli maaşı gibi) kişisel mal – edinilmiş mal ayrımını yapmak daha basittir. Böyle durumlarda mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar eşe ödenen miktarlar “edinilmiş mal” sayılacak iken, mal rejinin sona ermesinden sonra ödenen ücretler “kişisel mal” olarak değerlendirilecektir.
Ancak ödemenin toptan yapılmış olmasında durum daha farklıdır. Bu durumda ülkemizde hukuk uygulamalarında kabul görmüş ortalama yaşam ömrü tabloları (PMF/ TRH-2010) dikkate alınarak yapılmış toptan ödemenin ne kadarının kişisel mal, ne kadarın edinilmiş mal olduğunun ayrı ayrı hesaplanması gerekir.
Eşlerin Paylarının Hesaplanması
Tasfiye aşamasına geçildiğinde öncelikle her eş diğer eşin zilyetliğinde bulunan mallarını gelir alır, paylı mülkiyete konu bir mal varsa bu malda ortaklığın giderilmesi ya da daha üstün yararın bulunduğunun ispatı koşuluyla diğer eşin payının ödenmesi şartıyla malın bütünüyle eşlerden birisinde kalmasına karar verilebilir.
Akabinde eşlerin kişisel malları ve edinilmiş malları, mal rejiminin sona erme anındaki durumlarına göre birbirinden ayrılır. Esas olarak bir eşin diğer eşten talep edebileceği katılma alacağı, edinilmiş mallara ilişkindir. Kişisel mallar ve edinilmiş mallar ayrıldıktan sonra kişisel mallara, ait olduğu eşte kalır ve eşlerin edinilmiş mallarının aktif ve pasif değerleri hesaplanarak her eşin ayrı ayrı “Artık Değerleri” hesaplanır. Eşlerin edinilmiş mallardaki artık değerlerinin birbirleriyle karşılaştırılır, artık değeri fazla olan eşin fazlaya ilişkin kısmın kural olarak 1/2’sine tekabül eden kısmı, diğer eşe “katılma alacağı” olarak ödenmesine karar verilir.
Burada yaptımığız açıklamaları detaylandırmak gerekirse;
Aktif Değerler
Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut edinilmiş malları tasfiye anındaki değeri esas alınarak edinilmiş mallara eklenir.
Değer Artış Payı (DAP); eşlerden birisinin diğerine ait mala karşılıksız olarak katkıda bulunmuş olması halinde malın tasfiye anındaki değerinin, diğer eşin yaptığı katkı oranında katkı yapan eşin edinilmiş mallarına eklenmesi gerekir.
Denkleştirme Alacağı olarak; aynı eşin mal grupları arasında kişisel mallara giden edinilmiş malların karşılığı, eşin edinilmiş mallarına eklenir.
Eklenecek Değerler; mal rejiminin devamı esnasında eşlerden birinin üçüncü bir kişiye olağan dışı karşılıksız kazandırmaları yahut mal kaçırma kastıyla elinden çıkardığı mal varlığı değerlerinin, “devir tarihi” esas alınmak suretiyle edinilmiş mallarda aktif değerlerin hesabında dikkate alınması gerekir.
Pasif Değerler
Eşin edinilmiş mallarının borçları, değer artış payı borcu (Aynı eşin mal grupları arasında edinilmiş mallara giden kişisel malların karşılığı) ve denleştirme borcu (aynı eşin mal grupları arasında, edinilmiş mallara giden kişisel malların karşılıkları) eşin edinilmiş mallarının pasif değerlerini oluşturur.
Artık Değer
Artık değer, eşin edinilmiş mal varlığı içerisinde yer alan aktif ve pasif değerlerin birbirinden çıkartılması neticesinde kalan kısımdır.
Buraya kadar yapılan açıklamaları özetlemek gerekirse;
Artık Değer = Aktif Değerler – Pasif Değerler
Artık Değer = (Edinilmiş Mallar+Değer Artış Payı+Denkleştirme Alacağı+Eklenecek Değerler) – (Edinilmiş Malların Borçları+Değer Artış Payı+Denleştirme Borcu) ‘dur.
Eşlerinde katılma alacağı, artık değer üzerinde hesaplanır.
Buna göre eşin edinilmiş mal varlığına ilişkin artık değerinin kural olarak 1/2 ‘si, diğer eşin katılma alacağını oluşturur. (Artık Değer / 2)
Bu durumun tek istisnası, Zina veya Hayata kast nedeniyle açılan boşanma davalarında, hakimin kusurlu eşin katılma alacağını azaltması yahut tamamen ortadan kaldırmasına ilişkin takdir hakkıdır. Bu davalarda hakim, kusurlu eşin katılma alacağını azaltma yahut tamamen kaldırma yönünde takdir hakkını kullanmazsa yahut boşanma davası bu sebepler haricinde herhangi bir başka kanuni sebeple açılmış olursa, katılma oranı 1/2 olarak dikkate alınır .
Eklenecek Değerler
TMK m. 229 hükmüne göre mal rejiminin tasfiyesi esnasında eşin edinilmiş malları eklenecek değerler şu şekilde sayılmıştır:
-Eşlerden birinni mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
-Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak katıyla yaptığı devirler.
Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.
Eşin, diğer eşin tasfiye sonunda hak kazanacağı katılma alacağını azaltma kastıyla yaptığı işlemler, tasfiye esnasında yapılacak hesaplama sırasında bu azaltmayı yapan eşin aktif değerlerine sanki o mal hiç elden çıkarılmamış gibi eklenir. Yukarıda da ifade edildiği üzere, eklenecek değer olarak eşin edinilmiş mallarına dahil edilecek malların değerleme anı tasfiye anı değil, malın elden çıkarıldığı an dikkate alınarak hesaplanır. Diğer bir anlatımla, elden çıkarılmış mallar için değerleme anı malın elden çıkarıldığı andır. Bu sebeple eklenecek değerlerin değerleme anı, eşin elindeki mevcut malların değerleme anından farklılık gösterir.
Bir eşin, tasfiye neticesinde diğer eşin katılma alacağını azaltmak ve/veya kaldırmak kastıyla kötü niyetli olarak yaptığı devir işlemlerine karşı TMK m. 241 uyarınca borçlu eşin malvarlığı veya terekesi, katılma alacağını karşılamadığı takdirde alacaklı eş veya mirasçıları edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden eksik kalan miktarla sınırlı olarak isteyebilir.
Dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçıların haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten itibaren başlayarak 1 yıl ve her halde mal rejiminin sona ermesinin üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Bu hususta düzenlenen süre, hak düşürücü süre niteliğindedir. Bu itibarla bahsedilen sürelerin geçmesiyle birlikte, zarara uğrayanın dava açma hakkı düşer ve bir daha bu hususta dava açılamaz. Bu nedenle dava açmak isteyen kişinin hukuki destek alması büyük önem arzetmektedir.
Değer Artış Payı (DAP)
TMK m. 227 hükmüne göre eşlerden biri diğerin ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malin tasfiye sırasındaki değerine göre hesapları, bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.
Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler.
Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebileceği gibi, pay oranını da değiştirebilirler.
Değer artış payı alacağının söz konusu olabilmesi için, iki eş arasında ve eşlerden birisinin edinilmiş veya kişisel malında, diğer eşin edinilmiş veya kişisel malına uygun bir karşılık almaksızın bir katkı yapılmış olması gerekir.
Örnek vermek gerekirse, eşlerden birisinin diğerinin alacağı 150 Bin TL değerindeki ev için kendi kişisel malı niteliğindeki birikmiş parasından 50 Bin TL tutarında katkıda bulunduğunu düşünelim. Bu durumda katkıda bulunan eşin, bahse konu ev için katkı oranı 1/3’dür.
Alınmış bu evin tasfiye anındaki değerinin 300 Bin TL olduğunu düşünecek olursak, katkıda bulunan eşin 1/3 oranındaki katkısı gözetilerek 100 Bin TL Değer Artış Payı alacağına hak kazandığı sonucuna varılır.
Bahse konu evin satın alınma tarihinden sonra herhangi bir nedenle yıkıldığını ve ortadan kaybolduğunu varsayalım. Bu durumda katkıda bulanan eşin Değer Artış payı alacağı, TMK 227 hükmüne göre, katkının başlangıçtaki değeri esas alınarak 50 Bin TL olarak belirlenir.
Evi alan eşin satın almadan sonra evi kötü niyetle elden çıkarttığı durumda ise katkıda bulanan eşin alacağı, hakim tarafından hakkaniyete uygun olarak belirlenir. Kanun bu hususta hakime takdir yetkisi tanımıştır. Dolayısıyla böyle bir durumda katkıda bulanan eşin değer artış payı alacağı, her somut olayın özellikleri gözetilerek o olay özelinde değerlendirilecektir.
Denkleştirme
TMK m. 230 hükmüne göre, bir eşin kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallardan veya edinilmiş mallara ilişkin borçları kişisel mallarından ödenmiş ise, tasfiye anında denkleştirme istenilebilir.
Her borç, ilişkin bulunduğu mal kesiminin yükümlülük altına sokar. Hangi kesime ait olduğu anlaşılamayan borç, edinilmiş mallara ilişkin sayılır.
Bir mal kesiminden diğer kesimdeki malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunulmuşsa, değer artmasına veya azalmasını durumunda denkleştirme, katkı oranına ve malın tasfiye zamanındaki değerlerine veya mal daha önce elden çıkarılmışsa hakkaniyete göre yapılır.
Artık Değer
TMK m. 231 hükmü uyarınca artık değer, eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen mirtarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinde bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır. Değer eksilmeleri göz önüne alınmaz.
Yukarıda da ifade edildiği üzere bir eşin diğerinden olan katılma alacağı, esas olarak edinilmiş mal varlığına ilişkindir. Artık değer, mevcut edinilmiş mallarına değer artış payı ve eklenecek değerlerin ve denkleştirmelerin yapılmasından sonra edinilmiş mallara ilişkin borçların çıkarılması neticesinde kalan kısmı ifade eder.
Buna göre;
Artık Değer = (Edinilmiş Mallar+Değer Artış Payı+Denkleştirme Alacağı+Eklenecek Değerler) – (Edinilmiş Malların Borçları+Değer Artış Payı+Denleştirme Borcu) ‘dur.
Artık Değere Katılma ve Katılma Alacağı
TMK m. 236 hükmüne göre, her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas edilir.
Bu maddeden anlaşılacağı üzere, katılma alacağı hesaplanırken eşlerin edinilmiş mallarına ilişkin nihai artık değerlerinden ortaya çıkacak karşılıklı alacakları birbirinden mahsup edilir.
Bunu bir örnekle açıklayalım;
Aralarındaki mal rejimi sona eren eşlerden birisinin edinilmiş mallarının hesabı neticesinde ortaya çıkan artık değerin 150.000,00-TL; diğer eşin artık değerinin ise 100.000,00-TL olduğunu varsayalım.
Bu durumda öncelikle kanuni takas ilkesi çerçevesinde tarafların alacakları birbiriyle takas edilir. Diğer bir anlatımla birbirinden çıkartılır.
150 Bin TL’den 100 Bin TL’nin çıkartılması neticesinde nihai olarak kalan kısım 50 Bin TL’lik kısımdır. Edinilmiş Mal varlığı daha az olan eşin diğer eşten alacaklı olduğu kısım işte bu nihai 50 Bin TL’lik kısıma ilişkindir. Bu örneğimizde katılma alacaklısı eşin katılma alacağı, alacakların takas edilmesi neticesinde kalan 50 Bin TL’lik kısmı 1/2’si kadardır. Yani eşin katılma alacağı 25 Bin TL olarak hesaplanır.
Yasal mal rejiminin (edinilmiş mallara katılma rejimi) tasfiyesi ile ilgili detaylı bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz.
Küçükçekmece Boşanma Avukatı : 0212 706 90 30
Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Sona Ermesi yazımızı okumanızı öneririz.
Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Tasfiyesi yazımızı okumanızı öneririz.
Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi okumak için tıklayınız.
Aile Hukukunda Mal Rejimleri yazımızı okumanızı öneririz.