İŞÇİNİN MESLEK HASTALIĞI VE TAZMİNAT DAVASI
Meslek hastalığı nedir ve neler meslek hastalığı sayılır bu yazımızda bu konuyu ele aldık.
Meslek Hastalığı Nedir?
Meslek Hastalığı 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre “Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir.” şeklinde tanımlanmaktadır.
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu göre meslek hastalığı “Mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık” olarak tanımlanmaktadır.
İşçiler girdikleri işyerlerinde uzun süre çalışmakta ve uzun süre aynı işi yapmaya devam edebilir. Çalışırken yaptığı iş nedeniyle işçi, işin yapılma şeklinden dolayı yahut işin niteliğinden dolayı bir süre sonra yaptığı işten etkilenmektedir ve bu nedenle bedensel yahut ruhsal hastalığı yakalanmaktadır. İşi nedeniyle yakalandığı bu hastalığa da meslek hastalığı denilmektedir. Meslek hastalığına yakalanan işçinin bu takdirde maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı doğmaktadır.
Meslek Hastalığının Şartları
İşçinin her hastalığı meslek hastalığı olarak kabul edilmez. Bir hastalığın meslek hastalığı olarak nitelendirilebilmesi için belirli unsurları taşıması gerekmektedir. Bu şartlar aşağıdaki gibidir:
1-İşçinin 5510 Sayılı Kanununa göre sigortalı olması gerekir.
2-Hastalanan işçinin sürekli yahut geçici olarak bedensel veya ruhsal engelli hale gelmesi gerekir.
3-İşçinin geçici veya sürekli olarak bedensel yahut ruhsal engellilik halinin çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden kaynaklanması gerekmektedir. Meslek hastalığı ile işçinin yaptığı iş arasında nedensellik bağı bulunmalıdır.
4-Meslek hastalığı, Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Yönetmeliği ve Tüzüğü’nde sayılan hastalıklardan olmalıdır. Bu durum SGK sağlık raporu ile yahut açılacak bir tespit davası ile saptanmalıdır.
Meslek Hastalıkları Neler Olabilir?
Meslek hastalıklarının neler olabileceği Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü’nün 5.maddesinde belirtilmiştir. Bunlar:
I – Baş arızaları (kafa kemikleri, nöroloji, nöröşirürji, psikiatri arıza ve hastalıkları)
II – Göz arızaları
III – Kulak arızaları
IV – Yüz arızaları
V – Boyun arızaları
VI – Göğüs hastalıkları
VII – Omuz ve kol arızaları
VIII – El bileği ve el arızaları
IX – El parmakları arızaları
X – Omurga arızaları
XI – Karın hastalık ve arızaları,
XII – Pelvis ve alt ekstremite arızaları
XIII – Endokrin, metabolizma, kollagen doku, periferik damar hastalıkları, hematolojik ve romotoid hastalıklar
XIV – Deri arızaları ve yanıklar
Şeklinde sayılmıştır. Başlık şeklinde saylan hastalıklar Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü’ne ekli A cetvelinde ayrıntılı şeklinde düzenlenmiştir.
Meslek hastalıklarının listesi ise Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin 18.maddesinde gösterilmiştir. Bu hastalıklar:
a) A Grubu: Kimyasal maddelerle olan meslek hastalıkları,
b) B Grubu: Meslekî cilt hastalıkları,
c) C Grubu: Pnömokonyozlar ve diğer meslekî solunum sistemi hastalıkları,
ç) D Grubu: Meslek bulaşıcı hastalıklar,
d) E Grubu: Fizik etkenlerle olan meslek hastalıkları,
olmak üzere beş grupta toplanmıştır. Ayrıca Yönetmeliğin 17.maddesinde bu hastalıkların işten fiilen ayrıldıktan sonra en geç ne kadar zaman sonra ortaya çıkması halinde meslek hastalığı olarak sayılacağı gösterilmiştir.
Meslek Hastalığının Tespiti
Meslek hastalığı sonucunda işçiye SGK tarafından iş göremezlik geliri verilebilir. Bunun için güç kayıp oranının %10 üzerinde olmalıdır. Bu güç kayıp oranının derecesi ve neticesinde SGK tarafından bağlanan gelirin miktarı maddi ve manevi tazminat için önem arz edecektir.
İşveren, meslek hastalığına tutulan işçinin hastalığını öğrendiği günden başlayarak üç işgünü içinde, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile Sosyal Güvelik Kurumuna bildirilmesi gerekir. Meslek hastalığı ile ilgili bildirimler üzerine gerekli soruşturmalar, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla yaptırılabilir.
Meslek hastalığının tespiti Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 36.maddesine göre aşağıda belirtildiği şekilde yapılır:
a) Sosyal Güvenlik Kurumunca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları (Sağlık Bakanlığı Meslek Hastalıkları Hastaneleri veya devlet üniversitesi hastaneleri ) tarafından usulüne uygun olarak düzenlenen sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgelerin,
b) Sosyal Güvenlik Kurumunca gerekli görüldüğü hâllerde, işyerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbî sonuçlarını ortaya koyan denetim raporları ve gerekli diğer belgelerin, incelenmesi sonucu Kurum Sağlık Kurulu tarafından meslek hastalığı ve maluliyet oranı tespit edilebilir.
Bu kurul kararına karşı işveren ya da sigortalı SGK Ankara Yüksel Sağlık Kurula itiraz edebilir. Yüksel Sağlık Kurulunda nihai karar verilir. Kanunda kesin olarak karar verdiği ifade edilmiş ama burada anlaşılması gereken kurum içi kesinlik olup bu kararı da dava yoluna taşımak mümkündür. Bu takdirde İş mahkemesinde dava açılabilmektedir.
İşçinin meslek hastalığı kurul tarafından meslek hastalığı olarak kabul edilmediği takdirde işçi tespit davası açabilir. Bu takdirde açılacak tespit davası işçinin hastalığının meslek hastalığı olarak tespiti istemli olacaktır. Tespit davası İş Mahkemelerinde açılmalıdır. Dava işverene ve SGK’ya birlikte açılır.
Meslek Hastalığı Nedeniyle Tazminat Davası
İşçi, işverenin emir ve talimatları altında çalışmaktadır. İşçinin çalıştığı yer meslek hastalığı oluşturmaya elverişli ise yahut işçinin yaptığı işin yerine getiriliş şekli veya işin kendi niteliği hastalığa elverişli ise bu nedenle işçi ruhsal/bedensel engelli hale gelmişse bu hastalık meslek hastalığı olarak kabul edilir. Meslek hastalığı nedeniyle işçinin maddi ve manevi zararları oluşabilir.
Meslek hastalığı nedeniyle işçide ruhen veya bedenen bir eksilme söz konusu olur. Bu eksilme nedeniyle işçinin malvarlığında dolaylı bir eksilme söz konusudur. İşçinin meslek hastalığına yakalanmadan önceki hali ile meslek hastalığına yakalandıktan sonraki malvarlığı arasında eksilme sonucu oluşan fark maddi zarar olarak kabul edilir. İşçinin meslek hastalığı nedeniyle birtakım tedavi giderleri söz konusu olur bunlar maddi zarara örnek gösterilebilir.
Meslek hastalığı nedeniyle işçinin bedensel-ruhsal eksilmeleri sebebiyle işçide yahut işçinin ölümü halinde yakınları üzerinde bıraktığı acı, elem duyguları manevi zarar olarak değerlendirilir.
İşçinin maddi ve manevi zararı ortaya çıktığında meslek hastalığı nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası açabilir. İşverene karşı açılan maddi ve manevi tazminat davalarının esası Türk Borçlar Kanunu Madde 417’ye dayanan sözleşmeye aykırılıktan doğan bir sorumluluktur.
Maddi ve manevi tazminat davalarını işçi işverene karşı açmalıdır. Ancak işçi meslek hastalığı nedeniyle ölmüşse bu takdirde ölen işçinin yakınları bu davaları açabilecektir.
Maddi tazminat davasında hastalığa yakalanan işçi uğradığı zararı ispat etmekle yükümlüdür. İşveren işçinin hastalığa yakalanmasında kusursuz olduğunu ispatlamadıkça işçinin maddi zararını gidermek zorundadır. Maddi tazminatın miktarını hakim takdir edecektir. Hakim bu tazminatın miktarını belirlerken tarafların kusur oranlarını, işçinin maluliyet oranı, işçiye varsa ödenen iş göremezlik gelirini, işçinin son gelirini dikkate alacaktır.
Meslek hastalığı nedeniyle işçi ölmüş ise işçinin ölmesi nedeniyle desteğinden yoksun kalan kişiler de maddi tazminat davası açabilir. Bu tazminata aslen destekten yoksun kalma tazminatı denilmektedir. Destekten yoksun kalma tazminatı ölen işçinin yakınlarına (3.kişilere) tanınmış bağımsız bir haktır. Destekten yoksun kalma tazminatını ölen işçinin desteğin gelir ve yardımından yoksun kalan kişiler isteyebilecektir. Bu kişilerin mirasçı olmaları şart değildir, önemli olan işçinin gelir ve yardımından yoksun kalmaları ve işçi ölmeseydi bu yardımın devam edeceğinin anlaşılmasıdır. Bu kişiler anne, baba, eş, çocuklar olabileceği gibi kardeşi de olabilir
Manevi tazminatı işçi talep edilebileceği gibi ağır bedensel zararlar yahut işçinin ölümü halinde işçinin yakınları da manevi tazminat talep edebilecektir. Ölen işçinin yakınları anne, babası, çocukları olabileceği gibi nişanlısı da olabilir. Burada önemli olan duygusal yakınlıktır. Manevi tazminatın miktarı belirlenirken somut bir gider söz konusu değildir. Burada işçinin yahut yakınlarının duyduğu acı ve ıstırabın ağırlığı önemlidir ancak manevi tazminat bir zenginleşme aracı değildir.
Manevi tazminatın miktarı belirlenirken; iş kazasının nedeni, oluş biçimi, işverenin ve işçinin kusuru, işçinin ve işverenin ekonomik ve sosyal durumu, meydana gelen zarar nedeniyle duyulan acı elem gibi kriterler göz önünde bulundurulur.
İşverenin Kaçınılmazlık İlkesi Nedeniyle Sorumluluğu
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 21.Maddesinde “İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.” Şeklinde hükmü yer almaktadır. Buna göre işçinin meslek hastalığına yakalanması kaçınılmaz ise bu takdirde işverenin kusuru yoktur. İşveren tüm yükümlülüklerini mevzuata uygun şekilde gerçekleştirmiş ve işçi için her türlü önlemi almasına rağmen işçinin meslek hastalığına yakalanması kaçınılmaz ise bu takdirde hâkim maddi tazminat miktarında indirim yapacaktır.
Yargıtay uygulamasında TBK 51/52’deki tazminatın belirlenmesiyle ilgili hâkime verilen takdir yetkisi çerçevesinde şöyle bir uygulama söz konusudur: Bir meslek hastalığı tamamen kaçınılmazlıktan ve öngörülemezlik durumundan kaynaklandıysa işverenin kusuru yoktur ancak ölen öldü, yaralanan yaralandı denilemez çünkü işçi hastalığa uğradığı yerde işverenin menfaati için hizmet etmek üzere orada bulunmaktadır bu nedenle işverenin kusuru olmasa da tazminat ödemekle yükümlü olur ancak miktarda indirim yapılır.
Tazminat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Meslek hastalığı nedeniyle açılan tazminat davalarına bakmakla görevli mahkeme İş Mahkemeleridir. İş mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise genel görevli Mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
Yetki MADDE 6- (1) İş mahkemelerinde açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir.
(2) Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
(3) İş kazasından doğan tazminat davalarında, iş kazasının veya zararın meydana geldiği yer ile zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
(4) İş mahkemelerinin yetkilerine ilişkin olarak diğer kanunlarda yer alan hükümler saklıdır.
(5) Bu madde hükümlerine aykırı yetki sözleşmeleri geçersizdir.
Meslek Hastalığı Tazminat Davasında Zamanaşımı
İş kazası nedeniyle açılacak olan maddi ve manevi tazminat davasının zamanaşımı süresi genel zamanaşımı süresine tabidir. 10 yıllık zamanaşımı tazminattan işçinin sorumlu işvereni ve zararı öğrendiği tarihten itibaren başlar. Özellikle doktordan alınan rapor zararın öğrenilmesinde önem taşımaktadır.
Diğer yazılarımızı okumanızı öneririz.
- Kötüniyetli Fesih Ve Yaptırımı: Kötüniyet Tazminatı
- Boşa Geçen Süre Tazminatı
- İşe Başlatmama Tazminatı Nedir?
- İşe İade Davası
- İş Kazası Nedeniyle Tazminat
- İş Kazası Nedir?
Avukat Mücahit Ahmet TUMBUL 10 yıldan fazla mahkeme tecrübesi ile boşanma davalarınızda hukuki danışmanlıkta bulunacaktır.
Avukat Cem AKYAZI Adalet Bakanlığı Arabulucular Siciline kayıtlı uzman arabulucudur. Tarafların duygusal durumlarından uzaklaşarak menfaatlerine odaklanmalarını sağlama aşamasında yanınızda olacaktır. Ayrıca Boğaziçi Üniversitesinden pedagojik formasyon eğitimi almıştır.
Arena Hukuk Bürosu
Bilgi için: 0212 706 90 30